blogdaki karşı devrimciler


manken sendikası dedim, kimseden ses çıkmadı...
haydi barikata dedim, herkes sus pus...
herkes korkmuş, herkes pısmış...

bu korku ortamında, bu sahipsiz durumda ampul gibi parladım.
parlamentoya gidiyoruz dedim, olmadı hükümet sarayı dedim... dinlenmedim... dinletemedim...
işte şimdi ifşa ediyorum o karşıdevrimcileri, grev kırıcıları...

vidar
kendisi devrim fikrine daha kökten karşıdır. köktenkarşıdevrimci... onun için hep oyun olsun, hep eğlence olsun, salon salomanjede, ehlikeyflere koyduğu 70liği 1250 tane mezeyle ve şalgamla tüketsin, post rock dinleyip gıygıygıy duymaktan gıygıylanıp miskinleşsin.
vidar dediğiniz adam budur. zaten onun yapacağı devrimden de hayır gelmez.. en iyi yaptığı şey, bana yer yer çaktırmadan, yer yer bayağı çaktırarak laf sokmasıdır.

bu millet için, değil devrime baş koymak, nescafesine süt tozu koymaz istemediği zaman...

yazık... halbuki eğlenceli, yakışıklı çocuk. 3 numara saçlı devrimci olmaz dediysem de güzelim upuzun saçları kestirdi. devrim fotoğrafımıza kendisinin 45 dereceden karizmatik resmini koymayı düşünüyordum
olmadı.
zati, yarasa gibi tatlı hayvancağızdan korkan adamdan devrime hayır gelmezdi...

fingolfin
en hızlımız oydu. "buradakilerden bir şey olmayacak" demişti giderken... yurtdışına gitti örgütlenmeye. tam 09 09 09 günü 09 09'da onun ekibiyle benim ekibim burada buluşacak parlamentoya yürüyecektik. umutluydum ondan. sonra ne olduysa caydı. texas hold'em'a mı dadandı, 3te1 fiyata satılan beyliiis'e mi dadandı diye araştıttırdıysak da netice alamadık.
lakin içten içe biliyordum. hayatında 1 defa bile bir bathory şarkısı, bir black metal bilmemne metal şarkısı dinleyen insandan devrime hayır gelmiyordu... fingolfin, bu önermenin açık örneğiydi...

snuffleupagus
bi kere, starwarssever insandan devrimci olmaz. kendisinden en baştan beridir umudum yoktu.
sırasıyla bakalım;
danton, robespierre, mösyö giyotin...
petro, freud, sylvia saint,
marx, engels, lafargue, gramsci, roger waters,
che, castro kardeşler, mustafa suphi, oray eğin...

daha sayarım. daha çok sayarım. binlerce dansöz olduğu gibi, binlerce büyük adamlar, devrimciler de var dünyada...
peki söyleyin hangisi star wars izlemiş? hangisi ilhamını star warstan almış? film boyunca, amerikan emperyalizminin algıya etkilerinin dorukta hissedildiği, siyonistlerin bir oyunu olan star wars...
bu söylediklerim bile yeterli lakin kendisinin bir ara black metal filan dinlemişliği de var. bunu da bilin, bunu da duymuş, dinlemiş olun.
anlaşıldığı üzere katmerli karşı devrimcidir kendisi.

tanin
kendisinde biraz da olsa isyankarlık vardır, tamam. türkiye'deki en ateist adam benim demiştim, lakin bu adamı hesaba katınca işler değişiyor. adam, 3 gün boyunca uyumadan, 46 şişe alkollü bir şeyler içerek, tek başına fizik kurallarını yanlışlıyor. ama devrim desen, ortalarda yok. kendisi için devrim, kahveyi sütsüz ve şekersiz içmektir en fazla... yazık...

bir de yalnız takılma huyu var. örgütlenelim, diyorum, ben votka şişesi ve bilgisayarımla 3 kişi yaşıyorum zaten diyor, sittir oradan.
ben de tek başınalığı severim ama her şeyin bir kuralı kanunu var tanin. tek başıma grup sex yapayım diyebilir misin?

almıla
kendisi bizim blogdan olmasa da, ciddi bir karşıdevrimci olduğundan dolayı, ismini zikretmekte yarar var. isim diyorum da, kendisi henüz isminde bir mutabakata varamadı. 5 ismi, 8 takma ismiyle toplamda 13 passportu var. bu özelliği eylemlerde gizlilik açısından işe yarayabilir. yaş haddinden hepimizden az ceza alacak olması da cabası.
fakat dalgacı denizdir kendisi. devrimden anladığı bira içmektir. bununla bi birahanede, hadi, bi birahane darbesi de biz yapalım desen, gluck gluck sesler çıkartır, sen çık ben geliyorum deyip internete koşar. blogunda, yapacağınız darbenin dalgasını yapar, geyiğini yapar. zengin olduğundan ötürü, kendisinden maocu bi referans filan beklerseniz yanılırsınız. referansı 300liralık bez ayakkabılar ile punk is not undead'dir. cezmi ersöz sevmez amma yine de romantiktir. devrimle romantik ilişkisi vardır...

fuuls kent siiboys dont cry dermiş gibi, fools cant see diyoruz ama niye diyoruz. böyle bir insan da var. blogda da var, siz göremiyorsunuz. gizli forvet gibi sahadaki. dün geceki man utd ile beştaş maçında da oynuyordu forvette. yine göremediniz.

kendisi, devrim örgütleyicisi, grev sözcüsü olabilecek bir hanım kızımız. v for vendeta'daki görünmez adam ya da big brother yarışmalarındaki big sister, ya da godot'yu beklerken'deki gogo'nun annesini ve didi'nin bacısını fransızca orijinalinden layıkı vechiyle oynar. gizli gizli örgütlenmeyi yönetir. fransızca bilmesi, devrimimizi fransızlara da anlatabilmek açısından işimize yarar. türkçeyi de bilir ama türkçeyi şifreli konuşur. ben ingilizce konuştuğu zaman daha iyi anlayabiliyorum kendisini.
karakolda kolay ötmez,
birtek, arasıra bazıbazı kaybolur. bayramdan sonra filan der...

fuuls. devrimin ne i phone'u ne bayramı olur. biz, zafer sarhoşu, devrim şehidiyiz.

gurthaur
isimden zaten şöyleböyle bi adam olduğu anlaşılıyor. bu, yarasadan korkmaz. yarasa havuzlarının oralarda çok içmişliğimiz, çok devrim hayali kurmuşluğumuz vardır. fakat kendisi kafayı bulunca biraz uydurur. 40km çapta kız varsa, çok uydurur. kızlı ortamlara, örgütlenmelere ve özellikle seks içeren örgütlenmelere bayılır. o yüzden, devrime giderken, kalabalık gözüksün diye, "abi, kızlaaaaaar, ortaaaaaaam, diskoooooo" derseniz, uçarak gelir yanınıza. sağlam adamdır da. biber gazı, gaz bombaları yemek, bunun espri bombalarına maruz kalmaktan evladır.

benim hakkımda çok fazla şey bilir ama. o yüzden güvenilmez. konuşsa sokağa çıkamam. elindeki videolarımı verse, googleda kim kardashian'dan sonra en çok tıklanan adam olurum...
yaramaz. karşıdevrimcidir. bathory ve black metal dinlemişliği, sevmişliği bile vardır. dünyada en fazla bathory dinleyen adam, belki de budur.

4 Comments:

  1. Adsız said...
    Olm Tink çok kaşındın sen artık.

    Cezmi Ersöz sevme'yi değişsek diyorum ilk önce, zira hiç hoşlanmam kendisinden. Hatta yüzüne baka baka, elimde kitabıyla, 'oha olm bu ne lan' demişliğim vardır.

    Ayrıca ne zaman senin devriminin dalgasını yaptım blogumda diye de düşünmekteyim.
    tink said...
    sen, bloguna benim gibi önemsiz meseleler/insanlar hakkında yazı koymazsın.
    Muhsi said...
    sevgili tink insanı, google'a nicklerimizi yazıp ilk fotoyu koymakla devrim yapılmaz. bunu bilesin! faşist düzene karşı bilenesin diye söylüyorum. ayrıca sana laf değil bir gün kafamı sokacağım diyerek "haydi barikata" yazısına gönderme yapıyorum. göndermeyi açıklayan mal olarak; "küfrediyorum, devrimciyim demek" istediğimi de belirtirim.

    ayrıca yarasa dediğin hayvan. en mikrop hayvandır. neresi sevimli onun? gerizekalı hayvanın kanatları var ama diz kapağı seviyesinden uçuyor. hayır neden bir tek ben fark ediyorum bu aptal hayvanları anlamıyorum. insanlar sanki görmüyormuşcasına içlerinden yürüyerek geçiyor. bana sanki yarasa sensörü takmışlar hoplaya zıplaya yürüyorum bu afedersiniz amuğa koduğum hayvanlarını görünce. ulan hem kör hem fareye benziyor hem uçuyor. kör seni görmüyor dolayısıyla saklanmıyor. fareye benziyor çirkin, pis. uçuyor yani çok tehlikeli her an çarpabilir.

    ben her şeye karşıyım. anarşistim ben! anarşist dediğin devrimci olmaz gider anarchy in the turkey albümü yapar. sonra da twitter'a hindi yemeğini çok seviyorum yazar.
    Adsız said...
    Hakaten ne bu yarasa zulmü. Hayvanları her zaman sevmişimdir ama bu yaratıklar sürekli kafama çarpıyor geceleri, pis lanet bir şeyler, neresini sevicen. Yani bence Vidar 'yarasa seviyorum' dese daha absürd olmaz mıydı?

    Gidip tivitırıma yarasa sevmiyorum yazacağım.

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa