ortaçağda filan filmlerde de görürüz, koca bi ordu akın ederken önlere doğru atlı bir adam sadece bayrak taşır. diğerleri kocaman kılıçları kuşanmışken bu sanki etrafında görülmez bir kalkan varmış gibi onlarla birlikte gazı alıp bayrağıyla hücum eder. bayrak bi şekilde ordunun iyi savaşmasını ve gaza gelmesini sağlarken bu adamların günahı nedir. önden atılan yem gibi koştururlar, kamikaze, hedef tahtası tam. ben karşı ordudan olsam önce bu ibnelere gıcık kaparım onu indirmeye oynarım zaten. he bu adamlarında bi ufak kılıcı vardır kenarda köşede tabi ama adam bayrağı mı tutsun kılıcı mı çeksin, napsın düşman üzerine gelirken. oysaki atın semerinin yanına bi sistem yapıverin, bayrak oraya oturtulsun, savaşçımızda elinde bayrak kaygısı olmadan kılıcıyla savaşsın en azından eli kolu bağlanmasın orduya +1 olsun. ama ortaçağ işte, tam o kafa yani biri bayrak tutacak gerekirse ölecek, bayrak taşınsın yeterki.

sağdaki bayrak adamımızın belinde bi mızrak varken soldaki o kadar şanslı değil. sadece bayrak elde izliyor olayı. bi ok filan gelse apaçık hedef.
4 Comments:
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
annem 1. sınıf öğretmeni, okuma bayramı için piyes hazırlıyormuş. işte nasreddin hocalı bi fıkrayı şeyederlerken, bi tane de eşşek olsun, kuyruk filan takalım, köşede dursun konuşmadan demişler.
sınıfta kavgalar çıkmış, darılmalar, küsmeler olmuş eşşek rolüne girebilmek için.
eşşek olan, sınıfta 5 gün, muzaffer bir edaylan dolaşıp durmuş hatta.
alakasız gibi duruyor ama, "vatanı için" ölmeyi göze alacak. (ki, bayrak tutanların bildiğim kadarıyla kılıcı da olmuyor. onlar, "devletin şerefini" taşıyorlar sırtlarında -ya da neresindeyse işte-)
çok benzer bir psikoloji.
öyle salt psikoloji deyip duruyorum. bu dediğim honolululuk psikolojisi 'poor' insanlarda oluyor genelde.
'zengin'ine parapsikoloji deniyor zira.