Bir anlamda kapitalizmin 'öz'ünden kaynaklı bu rutinleşmiş kriz ve krizlerin, sosyalistler tarafından serbest piyasa ekonomisi aleyhinde ciddi bir propaganda unsuru haline getirememesinde iki temel neden var.

1) bu yaşadığımız şeyin ismi kriz değil resesyon.
bu madde mühim, fark ettiğiniz gibi.

İkinci bir madde de şu;
2) Kapitalizmde başat unsur 'kitle kültürü', ya da biraz daha farklı ifadesiyle 'tüketim kültürü'; başlıbaşına bir manipülasyon. Ürün, manipülasyondan sonra gelir.

Önce, reklamlar ve 'karizmatik, cool, prezentabl' olmanın yönteminin, i-phone'a sahip olmaktan geçtiği bilgisi verilir kafalarımıza. sonra i-phone'lar çıkar. verilen 1500tl'nin gerçekten alınan ürüne denk gelip gelmediği (ki bankacılar dışında, bence bu denklik imkansızdır) sorgulamaya tâbi tutulmaz. i-phone gereklidir, çünkü gereklidir.

Bu tip işleyişe karşı koymak, elbette kolay değil. Sosyalist, 'vicdan' gibi izafi bir kavramdan yana tavır koyacaktır, ama mücadele ettiği şey, sadece i-phone ürünü değil, topyekün britney spears/elif şafak/kola'nın CEO koltuğu/biranın 7tl olduğu bar/5 liraya içilen çay/vergi indirimleri/sarı sendikalar/aydın doğan'ın temsil ettiği mevkii vs.vs.dir.

En kötüsü de, karşısında 'reklam' gibi manipülatif bir şey var. Reklam sana Becel yağ satmaz, kalp sağlığı satar. Okan Bayülgen satmaz, kendini diğer tv programlarını izleyenden daha zeki hissetme imkanını satar. Ürün ya da hizmet değil, imajdır tükettiğin. Ve imajın, bizim anladığımız tarzda bir vicdanı olmaz.

****

Kapitalizmin en mühim satışı ise Amerikan Rüyası satışında gerçekleşir, sinemayla, diziyle filan best-seller satar bunu. Dinlerle, öbür dünya inancıyla satar.
Sonra o rüyanın çok çok ötesinde olduğunu anladığın zaman saç boyası, lens ve piercing satar. Göz rengi, saç rengini değiştirir, conversleri bilmemneyi çeker, yepyeni ve 'farklı' bir insan olursun. Senin, kendini ifade etme biçimin, facebook profilin, saç boyasının renk kodu, i-phone'unun pin kodu, dan brown'un da vinci kodu, ve bütün bu sayılanlara çemkirebildiğin blogun olur.

Sosyalistle, hiçbişeyist/apolitik'in farkı da budur zaten. Biri burnuna kadar boka batmıştır, diğeri beline kadar.

Açlık, savaş filan demeyeceğim. En ufak şiddete başvurmamış üniversite öğrencisine biber gazı bombası atan robocop polis varken, muktedir her şeyi yapmaya muktedirken, tüm bu tartışmalar da ilüzyondur, yanılsamadır diyorum. (bir büyüğümün dediği gibi)
========================================
Not: En ciddi yazım oldu blogdaki. Bu amaçla başlamamıştım. Şimdi, toplam 11 dakikada, yarım sayfada, bu tip her şeyi kapsayan konular hakkında ahkam kestiğim için kendimi eksik, yazıyı da gayet 'propagandamsı boş yazı' gibi hissettim ama tüm suçlu i-phone.

Sonuç da şu: Sosyalizm, kapitalizmi bu yüzden kendi silahıyla, yani serbest pazar ekonomisi üzerinden vuramaz. Hiçbir zaman öldürücü darbeyi yapamaz buradan. Sadece biraz olsun farkındalık yaratabilir, ki o da bir başarıdır. I-phone'un gerekli olduğu algısını ortadan kaldırırsan sarsılır kapitalizm, i-phone almazsan değil.

3 Comments:

  1. tink said...
    benim annem pazarları uyandırmaz yavrusunu
    Ercan Özgönül said...
    peki fırsatları krize dönüştüren sosyalistler var mı tink? ilk soru tuttu, bu soru da tutar kafası. ciddiyim ama. böyle yazınca, "ciddiyim ama" yazınca, gerçekten de ciddiymişim havası veriyor, bayılıyorum. bu sefer gerçekten ciddiyim ama.
    tink said...
    yazıyı şimdi okuyunca hangi kafayla yazdım diye merak ettim (aslında, toplamda 13 dakika kadar sürede yazdığımdan olmuştur böyle)

    demek istiyorum ki;
    1) bankacıların ve ceoların dışında sürekli internete bağlı olmanın marjinal faydası 1000 tl etmez.
    2)-özellikle- kampüs sosyalistlerinin, i-phone'a karşı öne sürdüğü "vicdanınızı dinleyin, insanlar açken bir telefona 1500 lira vermeyin" söylemi, hiçhiç tutmaz. vicdan izafi bir şey. kapitalizmde de, tema'ya ağaç bağışlıyorsun, vergini veriyorsun, bayramlarda türk bayrağı asıyorsun ve kendini "görevini yapmış" hissediyorsun. vicdanın rahat.
    3)sonuç kısmında dediğim şeyleri tekrar vurgulayayım. anti-reklam ile i-phone'un önüne geçemezsin. insanlara "daha adil ve daha eşitlikçi" bir dünya hakkında 'somut' umut kırıntıları vermen gerek.

    çok yüzeyselce söylersem, budur.

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa