Yapma bana böyle



Otobüs, şehir içinde ki ulaşımın en önemli basamaklarından biridir. Her ne kadar tramvay, metro, hafif metro, metrobüs, finükiler (bu ne lan!) gibi şeyler olsa da her zaman kendimi otobüse daha yakın hissetmişimdir. Bana çekici gelen bir sürü yanı var. Mesela; her bindiğiniz de durak ismini okuyamadığınız zaman: ‘nerede inecem lan ben?’ sorusunu sormanıza neden olur. O dakikalar içim kıpır kıpır oluyor. Heyecan yapıyorum (kendi evime gelirken bile). Çok fazla motor sesi çıkardığı için (o yeşil mercedesi saymıyorum, kırmızı markasını unuttuğum gürültü makinesini sevmiyorum bunlar ayrı) müziği istediğim kadar yüksek sesle dinleyebiliyorum. Şöförler arada deliriyor, 20 kilometrebölüsaat hızla gitmesi gereken yerde 60 – 70 kilometrebölüsaat hızla gidiyor (bu değerler sallama değil saniyede kaç metre aldığını hesaplayıp sonra onu saatte kaç kilometre alır diye çevirdim). Ama sorarım size diğerleri böyle mi? Metro da olsun, tramvay da olsun, kötü bir ses nereye geldiğinizi söyler, hatta gelmeden hatırlatır, üstüne: ‘yaşlılara, hamilere yer verin’ gibi sözler savurur. Müzik dinlemek desen her an bir uyarılma korkusuyla karşı karşıyayım. Hız desem ben hiç görmedim ki aşırı hızdan durakta duramayıp basıp giden bir tramvay ve ya metro. Görüldüğü gibi otobüsün artıları fazla, hatta say say bitmez. Diğerini sevenlere de saygım sonsuz (değil yalan söylüyorum, pis herifler sizi). Hatta seviniyorum çünkü onlar diğerlerine gidince otobüs boş kalıyor. Tabi otobüs için bir sorun var onu göz ardı edemem; arkaya doğru ilerlemek. Ne kadar gidersek gidelim biletçi, şoför ve ya önlerde duran yolcu arkanın hiçbir zaman bitmediğine inanıyorlar.



Neyse diyerek konuma dönüyorum. Son zamanlar içinde otobüsle aramızda bir problem baş gösterdi. Her zaman -dolu olmadığı süre içerisinde- aynı yere otururum. Güneş gelsin, gelmesin fark etmez. Bu aralar sıcaklardan dolayı gölge olsun diye farklı yerlere oturuyorum ama gel gör ki her seferinde benim çok sevdiğim ve ‘her zaman’ oturduğum yer gölge oluyor. Üstüne üstlük benim onun yerine tercih ettiğim koltuk güneşli…



Buradan sesleniyorum bak: ‘Otobüs, yapma bana böyle. Koltukla anlaşıp bana eziyet çektirmeyin. Söz veriyorum bak başka yere oturmayacağım. Affet beni!’

0 Comments:

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa