Size geçenlerde yaşadığım, ama türevleriyle sık sık rastlaştığım bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Topuklu ayakkap almaya karar vermiş idim. Evet, hiçbiriniz beni tanımadığından bu kararın ne biçim bir absürdlük olduğunu bilemez, ama şimdi bunları yazarken bile krize girdim. Çünkü halis mulis ben Mula, hiç kız çocuğu gibi olmadım. Netekim kızlarla da anlaşamıyordum bu sebepten ötürü baya bir büyüyene kadar. (Hayır iki ay evvel 16 oldun diye ne bu ayak anlamıyorum kızıam.)
Her ne ise, arkadaşla bir şeyler içmek üzre Taksim'de buluştuk. Rutin tıkınma işlemine nail olduktan sonra ise hiçhiç yapmadığım ve korkunç sevmediğim bir şeyi önerdim. (Kız da şaşırdı zaten, ne öhöhö dumurum ifadesi filan..) "Hadi biraz mağaza gezelim." Sırayla tüm ayakkapçılara girdik. Şimdi ben biraz (Yuh be biraz mı!) büyük numaralı ayaklara sahip olduğumdan, beğendiğim bissürü model olmadı. İnci, Nursace, Elle derken birbir tükettik mağazalarımızı ve ben de ac-cayip sıkıldım. Ya bir de sevdiğim markalar vardı benim küçükken, onlara bakar başka mağaza tanımazdım. Yeni nesil ne kadar kraktersiz lan böyle, ne bulsa, nerde indirim görse atlıyor. Sonra arkadaş iyice kaptırdı kendini. Bir Lcw'deydik, sonra te Tünel yapalım dedi, baktım ki Bershka'dayız. Başım dönmeye başlamıştı. Her yerde aynı cıvık tezgahtarlar, nasıl yardımcı olurumlar, yorulmuştum. Derken o küççücük ama içinde yatılası dükkanın önünden geçtik: Camper!
Camper diyince akan sular durur evvela, çok seviyom çünkü. İki sandaletimsi modeli var bu sezon, hep aklımdaydı ama alamamıştım. Ve ve ve, sıkı durun, Camper'de 41 numara var! Gözlerimiz yaşarıyoour. İstediğim modeli, düz siyah bir şey. Dünya üstündeki en sempatik varlık olabilir. Ayrıca indirimdeymiş, 150 lira idi. Ya Camper'de indirim hakkaten oluyormuş, ben genelde indirim sezonu filan bilmediğimden, yani ayakkap eskir giderim alırım. Öyle indirim filan, ohoo. Neyse, içim bi burkulur oldu tabii, lan dedim benim aldıklarıma da oldu mu bu indirim ama onların fiyatları aynıydı, derin nefes verizlemek.
Ayakkap'ı denedim, harbi harikaydı. Ama bir sorun vardı; paramın olmaması.
Cep harçlığım olarak 30 liram vardı, bir de yüz lira öyle duruzluyordu cüzdanda. Birden herkes bana bakmaya başladı ama. Ter basmıştı, ayakkap'ı çıkarıp gitme düşüncesi beni delirtti.
Kredi kartı zaten almış başını gidiyor, sırf bu aptal rezil oldum düşüncesiyle alsam annem beni vurur. Bankamatikte ise para yok diye biliyordum. Acaba var mıdır ki diye düşünürken adam verin ben bakayım var mı diye telkinledi beni. Ama varsa da sakattı. Eve yeni bir çift ayakkapla gidiyorum; markası da Camper. Annem ne dicek. Lan kaltak ile başlayan ve bitmek bilmeyen cümlelerini nasıl çekerim. Ya da babamdan bankamatikli olduğumu öğrenince daha nasıl ondan da para alırım.
Kuyruğumu kıçıma kıstırıp gittim mekandan. O an çok koydu bana ama, şimdi düşünüyorum da; kafam girsin Camper'e de çalışanına da.
Resmen ezdiler bitirdiler lan beni. Hayır sen kimsin ve nedir bu megalomanyakça düşüncelerin arkadaşım. Kimseyi ezdiğim yok inanın ama, askeri ücretle çalışıp üç vesayit değiştirerek oraya gelen birinin sizi bu şekilde küçümsemesi de katlanılabilir bir olay değil. Fakat bir değil iki değil, bunu çok çok sık yapıyorlar. Özsüt'te de yaşamıştım bunu. Hesap beklediğimizin üç misli gelince neden böyle olduğunu sormuş biraz kızmıştık. Arkamızdan birkaç tip baya sırıttı, hayır ben sana sırıtıyor muyum, hiç. Boş.
3 Comments:
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
(bu "yalnızca"yı bilerek koydum oraya. zira burada happy days deyü bir zımbırtı var, girişinde şöyle yazıyor: "brunch yalnızca 22 tl!"
peeh.
üzülme, 10 ay sonra young and sweet only 17 bir dancing queen oluyorsun. o vakıt en güzel ayakkap'ları alıp piste atlarsın, üçyüz beşyüz filan falan.)
campır ayakkabı diye bir şeyi de ömrü hayatımda duymamıştım hem. bu mula'ya inanmayın. çok zengin o, burada fakirmiş gibi rol kesiyor, ama yemezler!