daha, özentiyle metal müzik dinlemeye başladığım lisenin ilk günlerinde karar vermiştim saçlarımı uzatmaya. sonra ergenliğin de etkisiyle saç uzatma isteğimin nedeni 'karizma görünmek'e evrildi, "şöyle saç, sakal, fiyakalı olur." lise bittiğinde hemen işe giriştim, 2 buçuk yıllık süreç sonunda artık upuzun saçlarım vardı. ta o ilk zamanlardan itibaren, saç uzatmanın asıl manası benim için dahi hep bir muamma kalmıştır. saçın bana yakışıp yakışmadığını bilmem. estetik algımı ziyadesiyle zayıf bulurum, mesela saçlarımı toplayınca mı, kıvırcık mı, fönlü mü daha güzel duruyor, mukayese yapamam. sadece içimden samimiyetle şuna inanırım: 'bana, doğduğum günden beri uzun saçlıymışım gibi geliyor, kısa saçlı tink, bana gayet yabancı biri.'



bunu şu yüzden anlattım. saç uzatmaya karar verdiğim gün, tee 6 buçuk senede nihayetine erecek bir sürece girmiştim. sonuca odaklı değil de süreci bir bütün olarak ele aldığımızda aslında lisedeyken dahi düşünsel olarak 'uzun saçlı'ydım ben.

geçmişe; 'yıkım', 'boşa geçmiş zaman' olarak bakmaktansa, rasyonel düşünmeye çalışıp 'bu birikime ulaşmam için deneyimlenmesi kaçınılmaz durumlarda bulundum' gibi pozitif bir bakış açısıdır bize asıl faydalı olan.

bu iki önerme yardımıyla ahkamı keselim ve entelektüelizmi tanımlayalım.
entelektüellik bir süreçtir. 2 temel ayağı vardır. zekayı, maksimum ölçüde zihinsel (çoğunlukla soyut) kullanabilme becerisi ve merak.
bir birey, 'ben entelektüel olacağım, dünyadaki iddiam bu' dediği anda entelektüellik sürecine girer. süreç sırasında ve sonunda ne kadar başarılı olur, ne kadar yaratıcı olur, bunlar ayrı meseleler.

yöntem de yüzeyselce şöyledir.

-büyük adam olacağım, diye değil; zevk aldığı için roman okumaya başlamak. (ben, lisenin sonlarına kadar hep 'büyük adam olmak' için okudum.)
-sevgilim beni terk etti, hededö, diye değil; romanlarda yalın şekilde değinilen -necessary, but not sufficient-, aşk, ölüm, acı gibi dominant hisleri coşkuyla deneyimleyebilmek için şiir okumaya başlamak. (bende yeni yeni)
-hanimiş de badim dostoyevski'ciğim 14 temmuz 1889'da bana gelecekti, pusula da göndermeden gelmedi namussuz. bakayım neler yapmış o günlerde? diye değil, adamın zihinsel gelişimini gözlemlemek, duygularını ve kitaplarını paralel okuyabilmek için 'bir yazarın günlüğü' kitabı için saatlerinizi harcamak. (not yet :p)
-ana dal seçip, bunu yan dallardan beslemek. örneğin (pamuk örneğinden gidersek) edebiyatçı olmak için, sinema, psikoloji, psikanaliz, tiyatro, müzik, resim gibi disiplinlerden mümkün olduğunca derin yararlanmaya başlamak. (yorum yok)
gibi uzatabileceğimiz bir liste çıkartabiliriz.

hemen ekleyeyim. kendimi, sadece bu yöntemi oturtmuş, uygulamada ise çok ciddi zaafları olan yarı iddialı yarı iddiasız bir insan olarak görüyorum.

entelektüel olmak için, illa 40 yaş ve üstü olmak gerekmez.



---
not: sözlük için yazdığım, gönderdikten sonra (vidar'ın da uyarısıyla) sözlüğe uymadığını gördüğüm, 9 Mart tarihli yazım.
---
resimler
ilk resim, 'yardımsever/iyikalpli entelektüel' tablosu. pek hoşuma gitti.
ikinci resim, 'pratik, tembel ve akıllılık'. "tembel olmak için evvela ön hazırlık yapıp çalışmak gerekir" cümlesine vurgu yapmak için.
son resim de, böyle fildişi kulesinde yaşayan pipolu, göbekli adam tasviri. siteyi inceleyin, çok hoş şeyler var.
http://www.galleryperth.com/stephenclarke.htm

0 Comments:

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa