Peynirli Edebiyat



Beni her gören elime bir kitap veriyor, sen okuyorsun diye. Hayır arkadaşım, okumuyorum ben kitap falan. Öyle arada, msn'de kimse yoksa, iTunes bozulmuşsa filan okuyorum. Ama yok yani, nafile, dinletemiyorum. En son Fatih Hocayla karşılaştık kütüphanede, okunabilir tüm kitapları çaldığımızdan habersiz kendisi. Ama gene bile buldu buluşturdu kitap verdi elime okuyorsun diye.

Şimdi biz pek geniş bir okuluz. Böyle kasmıyorlar ders ders ders diye. Aslında edebiyat ve dil anlatım müfredatı çok basit. Ders saat sayısı da maşşallah kol gibi. İki ders kitap okuyoruz, iki ders de film izliyoruz, napaalım. İşte bu kitap okuma saatlerinde hiç tanımadığım insanlar yanıma gelip fazla kitabın var mı diye soruyorlar. Ben ayaklı kütüphaneyim ya, sol kolumda deneme, sağ kolumda şiir, götümde de en değerli olan felsefe kitaplarımı saklıyorum. Hey yarabbim.

Son olarak şu var ki; önerdikleri kitaplar ilgimi çekmiyor. İstemiyorum kardeşim ben roman filan okumak. Ben bir şeyler öğrenmek istiyorum. Bir tane edebi güzellikte kitap okutcaksan öteki bilgilendirici bir şeyler olacak. Ama yoook, ebediyetine başlayım ben bu oku dediğiniz kitapların!

0 Comments:

Post a Comment



Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa